3 Aralık 2013 Salı

Ordu Hayatım

Ordu'yu seviyorum, çünkü benim memleketim ama yaşım 16 olunca gitmek zorunda kaldım. Aslında ben Ordu'nun Korgan ilçesinde doğdum ve 7. sınıfa kadar orada yaşadım. Belkide en çok zevk alarak yaşadığım yer diyebilirim Korgan için. Nüfusu az olduğundan herkes birbirini tanıyordu,sürekli bir yardımlaşma içerisindeydi herkes ve ben böyle bir ortamda büyüdüm. Benim gerçekten çocuk olarak gördüğüm dönemlerim orada geçti ve unutamayacağım anılarım çok oldu. Nereden başlayacağım bilmiyorum mesela 6. sınıfa giderken 4 arkadaş birlik olup boncuklu tabancalarımızı alırdık ve kendimize o zamanlar maskeli 4'ler ismini takmıştık bunun nedeni ise o zamanlar yeni çıkmış olan maskeli 5'ler filiminden almıştık. Çocukluk ya yaptığımız tek şey evin balkonlarındaki ampulleri patlatmaktı. Oradaki evimizin önü bayırdı ve kış aylarında kar çok yağardı belkide bütün Korgan'ın çocukları toplanırdık orada kızaklarla yarışlar yapardık, halı saha kurmayı bile düşünmüştük aslında ama elimizde sadece küçücük bir yeşillik 1 tane kale vardı hatta bir keresinde tek kale maç yaparken para almıştık başkalarından ne bileyim benim çocukluğuma dair o kadar anılarım var ki hiçbirini unutmak istemiyorum.




Bayramı Korgan'da yaşamak en güzelidir her yıl rutin olan şeyler aslında ama işte hiç önemini yitirmeyen şeyler benim için. Sabah bayram namazına gitmek için erkenden uyurdum uyandığımda babam kapıda abimle beni beklerdi annemde bizi yolcu ederdi ve gider namazımızı kılardık. Eve geldiğimizde kahvaltımız hazır oluyordu annem hazırlardı her ne kadar  bi kaç senedir genellikle yengem hazırlıyor artık kahvaltımızı ama yinede eve döndüğünde o saatte kahvaltı yapmak en güzel şey  fakat bunu daha tatlı kılan şey ise 1 aylık kahvaltı özlemi olsa gerek.Neyse ki kahvaltımızı yapardık ve hemen bayramlıklarımı giymeye giderdim,onlar giyilmeden kimsenin elini öpmezdim. Ailemle bayramlaşıp paraları cebe koyduktan sonra hiç bir bayram bir kere bile aksatmadığım amcamlara giderdim,oraya gittiğimde de kahvaltıda olurlardı genellikle ve oturur birer çay filan içer Şahan abimle beraber evden çıkardık. Oradan sonra bütün sülaleyi tek tek gezerek para toplardık ve topladığım paralarıda genellikle internet kafeye verirdim  ama işte bayram o zamanlar güzeldi.Şimdi büyüdük kocaman adam olduk tamam yine aynı rutin ve güzel şeyler yapılabiliyor ama o zaman daha farklı geliyordu bayram belkide para verdikleri içindir bilemiyorum. Neyseki öyle yada böyle orda 6. sınıfı bitirdim ve Fatsa'ya taşındık.




Fatsa'yı çok sevmiştim aslında çünkü küçükken bir kaç ayda bir kere giderdik ama nedense göze hep güzel gelirdi. Fatsa'da aslında anlatılacak pek birşeyim yok, çünkü orada bir çocukluk yaşamadım sadece ergenlik dönemim geçti diyebilirim ve benim en kötü dönemim diye adlandırdığım dönemim.Yaptığım hiç birşey yoktu sadece mahallemizin internet kafesinde arkadaşlarla oturup oyun oynamaktı hiç bir sosyal aktivitem yoktu. Belki haftada bir kaç kez okulun önünde top oynardık o kadar geri kalan bütün zamanım  internet kafede geçerdi ve ben bunları sonradan farkettim ki ömrümün belkide son çocukluk dönemlerimi saçma sapan bir internet oyunu için ziyan etmiştim. O oyun için sbs'ye gireceğim gece kalkıp o oyunu oynamıştım yani o kadar saçma sapan bir dönemdeydim ki Giresun'a gitme kararı almıştım.

İşte benim Ordu diiye adlandırdığım hayatım bu kadardan ibaret tabikide içerisinde unutamadığım özel şeyler olmuştur ama kabataslak hayatımın özeti budur.Ordu merkezine aslına bakarsanız çok gitmemişimdir sadece bir kaç kere gittim ama gerçekten belkide Karadenizde yaşanılacak en güzel yerlerden birisidir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder